Özel İnceleme
Horizon Zero Dawn hikaye olarak merak unsuru üzerine oturtulmuş. Oynanış anlarında hikaye adına kaybolduğunuz anlar olsa da bu merak unsuru oyunun sonuna kadar yakanızı bırakmıyor. Başlangıçta onlarca soru işaretini kucağınıza bırakan yapım yeri geldiğinde bunları bir bir açıklıyor ve bir anlamda da daha fazla hikayeye bağlanmanızı sağlıyor. Zaten hikaye adına tüm detayları öğrenebilmek için bir nevi köşe bucak dolaşmanız da gerekiyor. Bulduğunuz ses kayıtları, notlar ya da haritanın belli başlı noktalarında aktifleştirdiğiniz görüş alanları, hem ana hikayeye hem de dünyanın ne hale geldiğine adeta ışık tutuyor.
Dediğim gibi Horizon: Zero Dawn'ın en büyüleyici yönü şüphesiz oyunun dünyası. Öncelikle devasa bir dünyanın sizi beklediğini ve bu dünyanın mümkün olduğu kadar dolu dolu olduğunu söylemeliyim. Sadece görevler, yerleşim bölgeleri, gizli tapınaklar, ekoloji sistemi ya da robotlardan bahsetmiyorum. Oyunun dünyası o kadar farklı bölgelerden oluşuyor ki o bölgeler arası geçiş yaptığınızda bunu her köşe başında net bir şekilde hissediyorsunuz.
Doğa ananın acımasızca ele geçirdiği araçlar, trafik işaretleri ya da ufka uzanan gökdelenler Horizon dünyasında göreceklerinizin sadece küçük bir bölümü. Medeniyetten geriye kalan bu kalıntılar dışında doğanın tüm güzellikleri de karşınıza serilmiş. Uçsuz bucaksız vadilerden ormanlık alanlara, sulak arazilerden karlı dağlara hatta büyük kanyonlara kadar sizi şaşırtabilecek ya da köşe başında mangal yapma hissiyatı sağlayacak bir çok eşsiz manzara ile karşılaşıyorsunuz.
Tabi oyunun ve hikayenin güzel olmasında ana karakterimizin yeri de oldukça büyük. Aloy'da tam olarak adını koyamadığım bir hissiyat oluştu nedense bende. Karşılaştığı hemen hemen her olayda ağırlığını koysa da dominant bir karakter değil. Aksine kibar ama yeri geldiğinde de lafı gediğine oturtan bir karakter portresi çizilmiş. Zaten hikayenin ve bu dünyanın merkezine oturtulduğu için hakkında öğreneceğiniz her detay ya da oyunda geçirdiğiniz, robotlara karşı mücadele ettiğiniz her an Aloy'a daha fazla bağlanmaya başlıyorsunuz. Kısacası narin bir görüntüsü olmasına rağmen Aloy, değme savaşçılara taş çıkartacak yeteneklere sahip.
Hikaye demişken oyunun hikayesi aslında beklemediğim bir şekilde açılışını gerçekeştirdi. Az önce bahsettiğim merak unsuru da zaten beklenmedik bu anlarda karşınıza çıkacak. Tabi ki burada ilk kısımları anlatıp keyfinizi kaçırmayacağım ama hikayenin ilerleyişi kadar girişinin de oldukça keyifli olduğunu da söylemeden de edemeyeceğim. Bir şekilde kendini ıspatlamaya çalışan bir karakter ile bizi başbaşa bırakan oyun, kendi dünyasının açıldığı gibi hikayenin de birden açılmasını mümkün kılıyor. Yapılacak şeyler ya da yan görevler arasında kaybolsanız da hikayenin kırılma anları ve gidişatı gayet yerli yerinde. Başlangıçta önemli ipuçları verse de Aloy'un kendi kaderi peşinde gittiği macera aslında çok daha büyük bir amaca dönüşüyor.
Aslında hikayeyi tam anlamıyla destekleyen bir dünya ile karşılaşıyorsunuz Horizon Zero Dawn'da. Oyunda ilerledikçe Aloy gibi hayatınızın ne kadar küçük bir alanda geçtiğini farketmeye başlıyorsunuz. Bu konuda karakter biraz tepkisiz kalsa da kısa bir sürede kendinizi karakter ile bağdaştırdığınız için oyunun size bu duyguyu fazlasıyla yaşattığını söylemeliyim.
Tabi bu dünyanın bu kadar özenli olmasında Decima grafik motorunun ve detaycılığın da yeri oldukça büyük. Ufak tefek grafiksel hatalar ya da mantık hataları ile karşılaşsanız da Decima Engine üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getiriyor. Sadee güzel oluşturulan dünya değil bu noktada karşınıza çıkan teknik detaylar da konsolunuza sarılmanızı sağlayabilir. Biraz önce de bahsettiğim iklim değişikliklerine göre tamamen değişim gösteren oyun dünyası dışında yağmur, kar ya da sis gibi doğal etkenler de oyundan etkilenmenizi tetikliyor. Görsel açıdan doyurucu olan oyun özellikle geniş çerçevede yaşayan dünyası ve detayları ile sizi fazlasıyla büyülüyor.
Oyunun şaşırtıcı bir diğer yönü ise grafiklerinde herhangi bir tırtıklanma yani anti alising problemi olmaması. Bu konuda konsollardaki en başarılı oyun olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Üstelik bu detayları akıcı bir şekilde, herhangi bir takılma ya da yükleme olmadan gerçekleştirmesi taktire şayan bir özellik.
Doğanın tüm güzelliği bu oyunda!
Kıyamet sonrası senaryoları, yerle yeksan olmuş dünya fikri ve bu dünyada hayatta kalmaya çalışan insanların hikayesi benim gibi birçok oyuncunun da her daim ilgisini çekmiştir. Hal böyle olunca gerek beyazperde de gerekse de oyunlarda bu konsepte sahip olan birçok yapımla karşılaşıyoruz. Tabi bu yapımların beğenilip beğenilmemesindeki en önemli etken ise şüphesiz ortaya çıkan bu dünyaların eşsiz olmasında yatıyor. Örneğin Avatar filmi klasik hikayesine rağmen eşsiz atmosferi ile bizi etkilemişti. Pandora'yı gördüğümüzde her köşesinden, kullanılan her detayından etkilenmiştik. İşte Playstation 4 için özel olarak geliştirilen Horizon: Zero Dawn'da eşsiz bir dünyaya sahip ve baştan söyleyeyim tıpkı Avatar'da olduğu gibi bu dünyası uzun bir süre aklınızın bir köşesine yer edinecek.Horizon Zero Dawn hikaye olarak merak unsuru üzerine oturtulmuş. Oynanış anlarında hikaye adına kaybolduğunuz anlar olsa da bu merak unsuru oyunun sonuna kadar yakanızı bırakmıyor. Başlangıçta onlarca soru işaretini kucağınıza bırakan yapım yeri geldiğinde bunları bir bir açıklıyor ve bir anlamda da daha fazla hikayeye bağlanmanızı sağlıyor. Zaten hikaye adına tüm detayları öğrenebilmek için bir nevi köşe bucak dolaşmanız da gerekiyor. Bulduğunuz ses kayıtları, notlar ya da haritanın belli başlı noktalarında aktifleştirdiğiniz görüş alanları, hem ana hikayeye hem de dünyanın ne hale geldiğine adeta ışık tutuyor.
Dediğim gibi Horizon: Zero Dawn'ın en büyüleyici yönü şüphesiz oyunun dünyası. Öncelikle devasa bir dünyanın sizi beklediğini ve bu dünyanın mümkün olduğu kadar dolu dolu olduğunu söylemeliyim. Sadece görevler, yerleşim bölgeleri, gizli tapınaklar, ekoloji sistemi ya da robotlardan bahsetmiyorum. Oyunun dünyası o kadar farklı bölgelerden oluşuyor ki o bölgeler arası geçiş yaptığınızda bunu her köşe başında net bir şekilde hissediyorsunuz.
Oyun boyunca köşe başında mangal yapma hissiyatı sağlayacak bir çok eşsiz manzara ile karşılaşıyorsunuz.
Tabi oyunun ve hikayenin güzel olmasında ana karakterimizin yeri de oldukça büyük. Aloy'da tam olarak adını koyamadığım bir hissiyat oluştu nedense bende. Karşılaştığı hemen hemen her olayda ağırlığını koysa da dominant bir karakter değil. Aksine kibar ama yeri geldiğinde de lafı gediğine oturtan bir karakter portresi çizilmiş. Zaten hikayenin ve bu dünyanın merkezine oturtulduğu için hakkında öğreneceğiniz her detay ya da oyunda geçirdiğiniz, robotlara karşı mücadele ettiğiniz her an Aloy'a daha fazla bağlanmaya başlıyorsunuz. Kısacası narin bir görüntüsü olmasına rağmen Aloy, değme savaşçılara taş çıkartacak yeteneklere sahip.
Hikaye demişken oyunun hikayesi aslında beklemediğim bir şekilde açılışını gerçekeştirdi. Az önce bahsettiğim merak unsuru da zaten beklenmedik bu anlarda karşınıza çıkacak. Tabi ki burada ilk kısımları anlatıp keyfinizi kaçırmayacağım ama hikayenin ilerleyişi kadar girişinin de oldukça keyifli olduğunu da söylemeden de edemeyeceğim. Bir şekilde kendini ıspatlamaya çalışan bir karakter ile bizi başbaşa bırakan oyun, kendi dünyasının açıldığı gibi hikayenin de birden açılmasını mümkün kılıyor. Yapılacak şeyler ya da yan görevler arasında kaybolsanız da hikayenin kırılma anları ve gidişatı gayet yerli yerinde. Başlangıçta önemli ipuçları verse de Aloy'un kendi kaderi peşinde gittiği macera aslında çok daha büyük bir amaca dönüşüyor.
Aslında hikayeyi tam anlamıyla destekleyen bir dünya ile karşılaşıyorsunuz Horizon Zero Dawn'da. Oyunda ilerledikçe Aloy gibi hayatınızın ne kadar küçük bir alanda geçtiğini farketmeye başlıyorsunuz. Bu konuda karakter biraz tepkisiz kalsa da kısa bir sürede kendinizi karakter ile bağdaştırdığınız için oyunun size bu duyguyu fazlasıyla yaşattığını söylemeliyim.
Tabi bu dünyanın bu kadar özenli olmasında Decima grafik motorunun ve detaycılığın da yeri oldukça büyük. Ufak tefek grafiksel hatalar ya da mantık hataları ile karşılaşsanız da Decima Engine üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getiriyor. Sadee güzel oluşturulan dünya değil bu noktada karşınıza çıkan teknik detaylar da konsolunuza sarılmanızı sağlayabilir. Biraz önce de bahsettiğim iklim değişikliklerine göre tamamen değişim gösteren oyun dünyası dışında yağmur, kar ya da sis gibi doğal etkenler de oyundan etkilenmenizi tetikliyor. Görsel açıdan doyurucu olan oyun özellikle geniş çerçevede yaşayan dünyası ve detayları ile sizi fazlasıyla büyülüyor.
Oyunun şaşırtıcı bir diğer yönü ise grafiklerinde herhangi bir tırtıklanma yani anti alising problemi olmaması. Bu konuda konsollardaki en başarılı oyun olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Üstelik bu detayları akıcı bir şekilde, herhangi bir takılma ya da yükleme olmadan gerçekleştirmesi taktire şayan bir özellik.