Gran Turismo 7 incelemesi

Gran Turismo 7 incelemesi ile karşınızdayız. Gran Turismo 7, 25. yılını kutlayan Gran Turismo serisinin hem Playstation 4 hem de Playstation 5 konsollarında çıkış yapan ilk ana oyunu olarak evimize misafir oluyor. Daha önce Playstation 4 için yayınlanan Gran Turismo Sport bir yana, ana seriden bir Gran Turismo oyununun son çıkış tarihi Aralık 2013, çıktığı platform ise Playstation 3! Yaklaşık 8.5 yıl ve koca bir konsol neslinin ardından gelen Gran Turismo 7 nasıl olmuş, bizi neler bekliyor, simülasyondan çok anlamayan oyuncular da oynayabilir mi, DualSense ne kadar iyi kullanılmış gibi sorularınız vardır, gelin birlikte inceleyelim. 

Gran Turismo 7 incelemesi: Yeni Nesilde Yarış Simülasyonu Keyfi

Gran Turismo 7 tam 25 yıldır Playstation konsollarında en gerçekçi sürüş deneyimini sunmak gibi bir görev ile yola çıkan serinin son oyunu. Playstation 1 konsolunda sınırlı sayıda pist üzerinde yaklaşık 140 araç ile başlayan yolculuğumuz, Playstation 5 konsolunun gücünü kullanarak oluşturulmuş çok sayıda pistte, 400’den fazla araç modeli ile farklı koşullarda mücadele etme imkanı sunuyor.

Yazıya akıllara gelen ilk soruyu cevaplayarak başlamak iyi olur diye düşünüyorum. Oyunda toplayabileceğimiz 424 araç bulunuyor. Bu araçlar ile yarışabileceğimiz pist varyasyonlarının sayısı ise 90’ı geçiyor. Bu sayının Gran Turismo 6’ya göre daha az olduğunu düşünebilirsiniz, doğru. Gran Turismo 6 binin üzerinde araç seçeneği ile geliyordu ama orada da Premium araçlar ve önceki PS2 oyundan kopyala yapıştır olan standart araçlar gibi bir durum vardı. Şimdiye kadar Playstation 4 için yayınlanmış olan tek Gran Turismo oyunu olan GT Sport’un ise yalnızca 162 araç ile çıkış yaptığını unutmamak lazım. Gran Turismo 7’de her birine ayrı ilgi gösterilmiş olan araçların sayısı bana yeterli geldi. 

Açılış filminin ardından oyun bizi ufak bir ısınma turu için Müzik Rallisi ile karşılıyor. Müzik Rallisi modu öncelikle yeni başlayanları ısındırmak, katı kuralları göz ardı edip müziğin keyfini çıkararak araç sürmek isteyenlere özel bir mod. Çalan müziğin ritmine göre sürenin ilerlediği, amacın diğer yarışçıları geçmek değil, şarkı bitene kadar pistte kalıp en uzak mesafeyi kat etmek olduğu, çok eğlenceli bir mod olmuş. Şu an için 6 şarkı mevcut ama ileride daha fazlasının geleceği söyleniyor. Merakla bekliyorum.

Müzik Rallisi ısınmak ve biraz eğlenmek için güzel bir seçenek ama oyunun asıl güzelliği gerçek yarışlarda yatıyor. Oyunda gerçekçi sürüş deneyimini yaşayarak mücadele edebileceğimiz farklı seçenekler bulunuyor. Bize çeşitli menüler sunup, menüyü tamamlamamızı talep eden, aynı zamanda arabalar ile ilgili çeşitli bilgiler edindiğimiz sohbetlerin de gerçekleştirildiği Kafe ilk durağımız. Buradan amacımı öğrendikten sonra tek başımıza yarışlara girmek için Dünya Pistleri ve Görevler kısımlarına girebilir, sürüş yeteneklerimizi yükseltmek ve ehliyetimizi güncellemek için Lisans Merkezi’nde verilen sınavları geçmeye çalışabiliriz. Online oyunlar için Çok Oyunculu ve ve Sport kısımları bulunuyor. 

Bazı yarışların sonucunda ya da görevleri tamamladığımızda çeşitli araçları hediye olarak alıyoruz ama koleksiyonumuzu genişletmek için araç satın almak şart. Araç satın almak istediğimizde gidebileceğimiz farklı yerler var. Sıfır araçları satın alabileceğimiz Brand Central, artık üretimi olmayan eski modelleri bulabileceğimiz İkinci El Otomobiller ve değişen kataloğunda sınırlı sayıda özel otomobili barındıran Efsanevi Otomobiller uğrayacağımız dükkanlar. Başlangıçta İkinci El Otomobiller en büyük dostumuz ama yarışlarda ilerleyip kazandığımız paralar da çoğalınca diğer kısımları da gezmeye başlıyoruz.

Topladığımız araçları Garaj bölgesinde inceleyip, sahip olduğumuz parçalar ile düzenlemeler yapabiliyoruz. Ayrıca Scapes Filmleri kısmından çok güzel sahneler yakalamak da mümkün. Aracın neredeyse tüm parçalarını yenileyip performansını arttırabileceğimiz Modifiye Merkezi’ne neredeyse her yarış öncesi uğruyoruz. Aracın görsel düzenlemelerini, yıkama, yağ değiştirme gibi bakımlarını gerçekleştirebileceğimiz GT Auto kısmında sürücümüzün kask ve tulumu üzerinde de değişiklikler yapmak mümkün. 

Ana menümüzde son olarak Vitrin ve Scapes bulunuyor. Vitrin oyun içi içerikleri, sahip olduğumuz koleksiyon eşyalarını ve medyaları görebileceğimiz alan. Scapes ise dünyanın çeşitli yerlerinde araçlarımız ile fotoğraf çekebilmemizi sağlayan müthiş bir fotoğraf modu. 

Dünyanın Dört Yanında Mücadele

Gran Turismo 7 ile Avrupa, Amerika ve Asya-Okyanusya bölgelerinde gerçekleştirilen özel yarışlara ve şampiyonalara katılma fırsatı ediniyoruz. Mücadele ettiğimiz pistler arasında Nürburgring gibi gerçek pistlerin yanı sıra, Trial Mountain ve Tokyo otobanı gibi oyuna özel oluşturulmuş pistlerin varyasyonlarının da bulunduğu doksandan fazla seçenek bulunuyor. 

Gran Turismo serisinin bir oyundan öte, gerçek sürüş simülasyonu olarak anılıyor ve ortaya çıkan işler de bu ismin hakkını verecek şekilde sunuluyor. Gran Turismo 7 sürüş simülasyonu işini başarılı bir şekilde yerine getirirken, benim gibi bu konuya uzak oyuncuların bile  keyif almasını sağlayabilecek özelliklere sahip. 

Yan oyun olarak kabul edebileceğimiz Gran Turismo Sport ile biraz daha basite indirgenen bazı özellikler, Gran Turismo 7 ile daha da gelişmiş bir biçimde geri dönmüş. Yarışların ardından yıpranan aracımızı alıp yağını değiştirmek, güzelce yıkatmak gibi özellikler geri dönmüş. Her bir aracı ayrı olarak modifiye etmek ve çeşitli özellikler ekleyerek performanslarını geliştirmek mümkün. Gelişmiş ince ayar seçenekleri ile güç derecelerini ayarlayıp, belli PP seviyelerindeki yarışlara uygun hale getirme şansı var. Aracın genişliği, yüksekliği, kanatların hava akımına etkisi gibi otomobil fiziklerini etkileyecek ayarları yapabiliyoruz.

Bütün bu ayarları yapıyoruz ama sürüş hissiyatı nasıl diyebilirsiniz. Playstation 5 konsolunun en güçlü yanlarından birisi olan DualSense, Gran Turismo 7 yarışlarında sizi gerçekten yarışa dahil etmeyi başarıyor. Uyarlanabilir tetikleyiciler ve dokunsal geri bildirim özellikleri ile arabanın başına gerçekten geçmiş gibi hissediyorsunuz. Tetiklerin farklı araçlarda frenlemeye ve dönüşlere farklı tepkiler vermesi, dokunsal geri bildirim ile aracın yaptığı dönüşleri ve çıktığı zemini doğrudan hissetmek çok güzel bir tecrübe. Aracın bir yanı pistten çıktığında bunu görmeden bile anlayabiliyor, aniden başlayan yağmur ile pistin durumunu ve aracınızın yola verdiği tepkiyi anında hissediyorsunuz. Oyunu çok kısa bir süre direksiyon ile deneme şansım olsa da (ödünç aldım) DualSense kullanmak benim için daha eğlenceli bir tecrübe oldu. Siz benim simülasyon oyuncusu olmadığımı unutmayın, bu tamamen kişisel bir tercih. Direksiyon setiniz olsa bile DualSense kontrolcüsüne bir şans vermenizi öneriyorum.

Eğer araba yarışları konusunda fazla tecrübeli değilseniz oyunun sunduğu sürüş yardımları çok yardımcı oluyor. Direksiyon kontrolü, fren desteği, yarış çizgisi, gibi yardımları açarak aracı kontrol etmek konusunda alacağınız yardımlar, oyunu öğrenirken sürekli yarış kaybetmenize de engel oluyor. Kontrol yardımları ile yarışıp ehliyet sınavlarındaki dersleri de tekrarlayarak geçirdiğim 10 saatin ardından aracı çok daha iyi kullanmaya başladığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Hala serinin ustaları ile aşık atabilecek seviyede olduğumu sanmıyorum ama yardımları kapatıp oyunun geri kalanını kendi kontrolümde oynamaya başladım. Yardımlar güzel ama sürenizi yükseltmek istiyorsanız kontrolün tam olarak sizde olması gerekiyor.

Oyundaki pistlerin dinamik hava durumu ve yarış sırasında zamanın değişmesi gibi özellikler bulunuyor. Polyphony Digital ekibi pistlerin gerçekçiliği konusuna büyük önem göstermiş. Hava şartlarını oyuna eklerken pistlerin bulunduğu coğrafi konumu ve bu konuma göre meteorolojik bilgileri dikkate almışlar. Yani gerçek Almanya’da hava şartları nasıl gerçekleşiyorsa, oyundaki Almanya’da da aynı şekilde gerçekleşiyor. Bunun bir anlamı da her pistte yağmurlu havalar beklememek oluyor tabi. Siz yağmur lastiklerini her zaman hazırda tutun.

Oyunda gece gündüz döngüsü de bulunuyor. Hava aydınlıkken başladığınız yarışta son turu gece karanlığında atmanız gerekebilir. Hava durumuna göre güneşin batışını ve yıldızların ortaya çıkışını görebiliyorsunuz. Polyphony Digital ekibi burada da gerçekçilikten ödün vermeyerek pistlerin üzerindeki gökyüzünü tıpkı gerçekte olduğu gibi oyuna eklemeye dikkat etmiş. Özellikle açık havada gökyüzü harika gözüküyor. Yarışırken çok dikkat edemiyoruz tabi ama tekrarları izlerken güneşin batıp yıldızların ortaya çıktığı anları görmek şahane. 

Oyunun çevrimiçi yarışlarını çok fazla tecrübe etme fırsatım olmadı, Çok Oyunculu kısımda çevrimiçi lobilerde yarışmak ya da antrenman yapmak mümkün. GT Sport ile popülerlik kazanan rekabetçi Sport modu Gran Turismo 7’de de mevcut. İnceleme sürecinde çeşitli oturumlar düzenlendi ama saatleri uygun olmadığı için deneme şansım olmadı. Lobilere girip yarışmak da eğlenceli ama asıl mücadelenin Sports modunda olacağı kesin.

Serinin yedinci oyunu ile birlikte gelen Kafe, menü adı altında çeşitli görevler veriyor. AMG serisinden 3 araba topla, bir şampiyonada ilk üç arasına gir, arabanı yıkat gibi görevleri yaparak menüyü tamamladığımızda yeni alanları açıp, çeşitli hikayeler dinleme fırsatı ediniyoruz. Bu cafe tam olarak nerede bilmiyorum ama dünyanın çeşitli yerlerinden ünlü araba tasarımcıları ile karşılaşma şansı da sunuyor. Ana amacı araç kültürünü yeni oyunculara da tanıtmak olan bir bölüm ama hem zayıf sunum hem de sürekli bir oraya bir buraya gitmek zorunda bırakan yapısı ile ben çok sevmedim. 

Yarışın Ötesinde

Gran Turismo 7 görsel anlamda çok iyi bir iş çıkarıyor. Pistler, araç modelleri ve çevre detaylarına gösterilen özen muhteşem. Üstelik oyunu akıcı bir şekilde 60 FPS oynamak mümkün. Oyun boyunca yalnızca bir kez performansta sorun yaşadım, o zaman da uyku modundan geri açtığımda gerçekleşmişti. Tekrar etmediği için kişisel bir sorun diyip geçiyorum. Oyunda Işın İzleme (Ray Tracing) seçeneği de bulunuyor ama yarış içerisinde değil, görsel detayların daha fazla öne çıktığı yerlerde mevcut. Yarış tekrarları, Scapes modu gibi yerlerde aktif edebileceğiniz Işın İzleme sayesinde gerçek hayata yakın kalitede görüntüler ile karşılaşıyorsunuz.

Oyunun fotoğraf modu olarak kabul edilen Scapes modundan bahsedelim. Dünyanıın çeşitli yerlerinde 250’den fazla nokta arasından birini seçip kendi fotoğrafımızı çekmemizi sağlayan bir mod Scapes. Bu noktalarda çekilmiş sahnelerin üzerine araç ve sürücü yerleştirmelerini yapıp istediğiniz tarzda fotoğraflar çekmeniz mümkün. Yetenekli ellerin elinde profesyonel fotoğraf kalitesinde işler çıkması kaçınılmaz. Ayrıca yarışların tekrarlarında da gayet ayrıntılı fotoğraflar çekebileceğiniz bir fotoğraf modu bulunuyor. Oyunun fotoğraf çekmeyi seven oyunculara sunduğu fırsatlar harika. Scapes modunda Türkiye’den sahneler de var ama büyük çoğunluğu Kapadokya tarafından seçilmiş. İstanbul ve (ilginç bir şekilde) Kayseri gibi farklı farklı yerlerden birer fotoğraf var yalnızca.

Hem arabamızı hem de sürücümüzü kişiselleştirebileceğimiz GT Auto kısmı da gayet ayrıntılı olmuş. Arabamızı sadece bize ait bir tasarım ile pistlere çıkarabileceğimiz gibi, başka oyuncuların yaptığı tasarımları da arabamıza ekleyebiliyoruz. Araç kişiselleştirme kısmında 650’den fazla aerodinamik parça, 130 farklı jant ve 1200 farklı renk seçeneği mevcut. Araç genişletme, arka kanatlar ve modifiye edilebilecek parçaları da düşünürsek, kişiselleştirme kısmı ciddi anlamda zengin. Sürücümüzün ise kas ve kıyafeti üzerinde değişiklikler yapabiliyoruz ama araçlar kadar zengin bir içerik yok.

Yarış Temalı Görsel Roman

Gran Turismo 7’nin sayılabilecek tonla iyi yanı var ama benim oynarken rahatsız olduğum bazı kısımlar da var ve bunlara kısaca değinmek istiyorum.

Oyunun sunum kısmında sıkıntıları olduğunu düşünüyorum. Yeni eklenen Kafe bize araba kültürünü anlatmak istiyor ama yazılı diyaloglar gayet sıkıcı bir şekilde ilerliyor, Kafe’ye gelen her tasarımcının “Bu araba sizin mi?” diye lafa girmesi, yarış öncesinde eski GT şampiyonlarının alakalı/alakasız yorumları, ehliyet sınavlarında sürekli yorum yapmaları benim canımı sıktı. Zaten insan yok, herkes birer vesikalık fotoğraf, bir de bu konuşmaları okutmak için sürekli menüler arasında gezmek zorunda kalmak çok sıkıcı. 

Oyunun ses konusunda gerçekten iyi bir iş çıkarıyor. Kullandığımız arabanın modeline, motoruna, hatta lastik türüne göre bile farklı sesler alıyoruz. Bu konuda yapımcıları tebrik etmek gerekiyor. Seslendirme konusunda ise bir şey söyleyemiyorum, çünkü oyunda seslendirme yok. Anlatılan hikayeler, yapılan konuşmalar, katıldığımız yarışmalar, hepsi de bir görsel roman tadında ilerliyor. Ben görsel roman türünü seven birisiyim ama yarış türünde görsel roman okumak istemezdim. Görsel roman dedim ama oyunda sürücüler dışında insan modeli de görmüyoruz. Doğru tanım mı oldu bilemedim.

Müzik tarafı oyunun bir diğer zayıf yönü olmuş. Aslında gayet zengin bir müzik kütüphanesi var hatta girişte yaptığımız Müzik Rallisi ile beni çok umutlandırmıştı. Ama oyun içinde olay değişti. Menüler için Lounge tarzı müzik seçimleri kötü değil, hatta çok iyi bulduğum parçalar var ama yarış kısmında seçilen parçaların çoğu beni yarış havasına sokmaktansa “müziği kapatsam daha iyi olacak sanırım” diye düşündürttü. Klasik müzikler ve bazı yarış müziklerini bir yana ayırarak söylüyorum, oyundaki müziklerin çoğu YouTube videosunun arkasına telifsiz müzik ararken duyacağınız türden şeyler. Simülasyon severler bu müzikleri genellikle kapatıyorlar ama benim beklentim daha iyi olması yönündeydi.

Sonuç

Gran Turismo 7 incelemesi için hazırladığımız yazının sonuna. Gran Turismo 7 her iki Playstation konsoluna da çıkış yapıp, geçtiğimiz nesilde hissedilen “gerçek Gran Turismo tecrübesi” eksikliğini de giderecek bir oyun olmuş. Arabayı ince ayarlarına kadar özelleştirme fırsatı veren ayrıntılı yapısına rağmen tecrübesiz oyuncuların bile oynayabileceği kadar iyi bir oynanışa sahip. GT Sport’un özellikle ilk çıktığı dönemde çevrimiçi yarışlara odaklanmış yapısının aksine, Gran Turismo 7 adının hakkını veren başarılı bir sürüş simülasyonu olarak özüne dönüş yapıyor. 

Gran Turismo 7 dijital olarak PSN Store üzerinden 700 TL fiyat etiketi ile satılıyor. Playstation konsollarında bulabileceğiniz en iyi sürüş deneyimini sunan Gran Turismo 7’yi, türü seven herkese rahatlıkla tavsiye edebilirim.