Özel İnceleme
Evet, çatışma mekanikleri ve sistemi taş gibiydi, zaten Bungie'den daha azı beklenemez, ama geri kalan her şey o kadar boş ve yavan kaçıyordu ki, uzun yıllar beklediğim oyuna istemeye istemeye beklenilenin altında bir not vermek zorunda kalmıştım.
Xbox hiçbir zaman ülkemizde müthiş popüler bir konsol olmadı ama orada yeşillenen bir fikrin tüm FPS oyunlarını nasıl derinden etkilediğinin de farkındaydım. Bungie adındaki bir firma Halo adında öyle bir oyun yapmıştı ki, sonraki nesiller onu örnek alarak bugünlere gelebilmişlerdi.
İşte "Neden Destiny düşük puan aldı?" sorusunun cevabı burada yatıyor. Destiny her yönüyle bir deneme. Kendileri oyunun MMO olmadığını ısrarla söyleseler de, bunu söyleme nedenlerinin oyunun birçok eksiğinin olmasına bağladık hep. Destiny hiçbir zaman başarısız olmadı, gayet sattı ve 4 farklı platformda milyonlarca oyuncuya ulaştı. Oyunu ne kadar oynadınız veya oynadınız mı bilmiyorum ama Destiny incelemesinden bir yıl sonra, bu kez gayet olumlu şeyler yazacağım bir içeriğe hoş geldiniz. İzninizle kralı selamlamak istiyorum.
Long live the king!
Ben oyunu ilk çıktığı dönemde birkaç ay oynadıktan sonra bomboş dünyasına daha fazla dayanamamış ve rafa kaldırmak zorunda kalmıştım. The Dark Below ve House of Wolves'un oyunu toparlama çabası da dikkatlerden kaçmadı. Yine de Destiny'yi o "pürüzsüz" oyun tecrübesine taşıyacak değişim rüzgarı 2 yılla gelecekti.
Trials of Osiris ve Arena ile oyuncular için yepyeni alanlar açılmış olsa da gerek oyun dünyasının aşırı tek düze olması, gerekse oyun içi metaların bir türlü değişmemesi insanları Destiny'den biraz olsun soğutuyordu. Oyunda sadece "belli" silahların ve zırhların kullanılması, iki üç exotic dışında, birçoğunun metada hiçbir yerinin olmaması elbette çok can sıkıcıydı. Auto Rifle'ların yüzüne bile bakılmaması, sadece Thorn, Last Word ve Hawkmoon odaklı PvP, Gjallarhorn şartlı PvE yüzünden oyuncuların canı sıkılmıyor değildi.
The Taken King, Bungie'nin bir yıllık izlenimi, MMO tecrübesi ve hatalarından ders almasıyla şekillenmiş. Hem Destiny'i tamamlayan hem de Destiny'nin sonuna kadar hak ettiği bir eklenti. Oyunun metasının 2.0 yamasıyla tamamen değiştiren Bungie, Destiny'nin nasıl uzun soluklu bir proje olacağını Taken King ile tamamen kanıtlıyor.
Öncelikle seviyemiz 34'ten 40'a çıkmış durumda. Bu neyi etkiliyor? Aslında bir önceki Destiny mantığında olduğu gibi "hiçbir şeyi". Oyunda yine gücümüzü belirleyen bir Light sistemi bulunuyor ama ilk yıldan olabildiğince farklı ve mantıklı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Önceki saçma sapan Light sisteminin aksine bu sefer 40. seviyeden sonra giydiğimiz zırhlara ve kuşandığımız silahlara göre bir Light puanı belirleniyor. Light puanı girebileceğimiz aktiviteleri direkt olarak etkilediği gibi, aynı zamanda toplam hasar puanımız ve defans puanımız üzerinde söz hakkına sahip oluyor. Diablo'nun Paragon sistemine oldukça benzediğini söylemekten çekinmiyorum. Ha, kötü mü olmuş? Eski sistemi ve ayarsız güç dengelerini düşünce süper olmuş.
Bu kadar alınacak ne vardı sevgili Taken King?
İlginç bir durum. Geçen yıl, tam da bu zamanlarda inceleme yazmak için bilgisayarımın başına geçtiğimde (gerçi benim bilgisayar da değil, Murat başkanın hep bunlar) uzun süredir yaşadığım en büyük hayal kırıklığının içindeydim. Kimilerinin "Ya o oyun aslında çok güzel, siz bir şeyden anlamıyorsunuz." söylemlerine karşın, Destiny beklediğimin yarısı kadar bile iyi değildi. Evet, çatışma mekanikleri ve sistemi taş gibiydi, zaten Bungie'den daha azı beklenemez, ama geri kalan her şey o kadar boş ve yavan kaçıyordu ki, uzun yıllar beklediğim oyuna istemeye istemeye beklenilenin altında bir not vermek zorunda kalmıştım.
Xbox hiçbir zaman ülkemizde müthiş popüler bir konsol olmadı ama orada yeşillenen bir fikrin tüm FPS oyunlarını nasıl derinden etkilediğinin de farkındaydım. Bungie adındaki bir firma Halo adında öyle bir oyun yapmıştı ki, sonraki nesiller onu örnek alarak bugünlere gelebilmişlerdi.
İşte "Neden Destiny düşük puan aldı?" sorusunun cevabı burada yatıyor. Destiny her yönüyle bir deneme. Kendileri oyunun MMO olmadığını ısrarla söyleseler de, bunu söyleme nedenlerinin oyunun birçok eksiğinin olmasına bağladık hep. Destiny hiçbir zaman başarısız olmadı, gayet sattı ve 4 farklı platformda milyonlarca oyuncuya ulaştı. Oyunu ne kadar oynadınız veya oynadınız mı bilmiyorum ama Destiny incelemesinden bir yıl sonra, bu kez gayet olumlu şeyler yazacağım bir içeriğe hoş geldiniz. İzninizle kralı selamlamak istiyorum.
Long live the king!
Ben oyunu ilk çıktığı dönemde birkaç ay oynadıktan sonra bomboş dünyasına daha fazla dayanamamış ve rafa kaldırmak zorunda kalmıştım. The Dark Below ve House of Wolves'un oyunu toparlama çabası da dikkatlerden kaçmadı. Yine de Destiny'yi o "pürüzsüz" oyun tecrübesine taşıyacak değişim rüzgarı 2 yılla gelecekti.
The Taken King, Hem Destiny'i tamamlayan hem de Destiny'nin sonuna kadar hak ettiği bir eklenti.
The Taken King, Bungie'nin bir yıllık izlenimi, MMO tecrübesi ve hatalarından ders almasıyla şekillenmiş. Hem Destiny'i tamamlayan hem de Destiny'nin sonuna kadar hak ettiği bir eklenti. Oyunun metasının 2.0 yamasıyla tamamen değiştiren Bungie, Destiny'nin nasıl uzun soluklu bir proje olacağını Taken King ile tamamen kanıtlıyor.
Öncelikle seviyemiz 34'ten 40'a çıkmış durumda. Bu neyi etkiliyor? Aslında bir önceki Destiny mantığında olduğu gibi "hiçbir şeyi". Oyunda yine gücümüzü belirleyen bir Light sistemi bulunuyor ama ilk yıldan olabildiğince farklı ve mantıklı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Önceki saçma sapan Light sisteminin aksine bu sefer 40. seviyeden sonra giydiğimiz zırhlara ve kuşandığımız silahlara göre bir Light puanı belirleniyor. Light puanı girebileceğimiz aktiviteleri direkt olarak etkilediği gibi, aynı zamanda toplam hasar puanımız ve defans puanımız üzerinde söz hakkına sahip oluyor. Diablo'nun Paragon sistemine oldukça benzediğini söylemekten çekinmiyorum. Ha, kötü mü olmuş? Eski sistemi ve ayarsız güç dengelerini düşünce süper olmuş.