Dürüst olmak gerekirse, günümüzde piyasaya çıkan pek çok oyun, genel kitleye hitap etmesi için kolaylaştırılmakta. Özellikle SNES ya da Sega Mega Drive dönemlerini bilen oyuncular, sürekli oyunların kolaylaşmasından şikayet ederler. Artık eskiden olduğu gibi sağlık paketleri yok. Bunun yerine kuytu köşeye sinip, belirli bir süre vuruş almazsak kendiliğinden dolan canımız, sadece belli noktalarda çıkan kaydetme özelliği yerine, adım başı kaydolan bir oyun sistemi var.
Uzun zaman sonra böyle giden gidişata dur diyen yapım ise From Software tarafından geliştirilen Demon's Souls olmuştu.
Playstation 3 için özel olarak piyasaya çıkan Demon's Souls, zorluğuyla dillere destan bir yapım olarak karşımıza çıkmıştı. Aslına bakılırsa Demon's Souls, ilk olarak King's Field isimli oyunun devamı olarak çıkacaktı ancak Sony, oyunun herhangi bir serinin devam oyunu olarak değil, yeni bir isim ile çıkış yapmasını istedi. Buna rağmen Demon's Souls, pek çok oyuncu tarafından King's Field'ın ruhani devamı olarak anılır.
Tek bir boss'u geçmek için bile 15-20 kere öldüğünüz oyun, ilk olarak Japonya için özel olarak piyasaya çıkar ve Sony, oyunun batı oyuncuları tarafından sevilmeyeceğine kanaat getirip Demon's Souls'u Avrupa'ya getirmez. Atlus firması ise Demon's Souls'taki ışığı görür ve çıkışından aylar sonra, oyunu batıya getirir ve Demon's Souls, büyük bir başarıya imza atar.
Peki neden Bloodborne'un ön incelemesinde, Demon's Souls'tan bu kadar bahsettim?