80 Days
Hüseyin Karaca
3.06.2010 - 12:31
Bütün zamanların en iyi macera oyununa hazırlanın…
Dikkatinizi çekiyor mu bilmem ama son zamanlarda ne kadar fazla Jules
Verne’in romanlarından uyarlanan oyun oynamaya başladık? Frogwares’ten Journey
to the Center of the Moon, Kheops Studio’dan Return to the Mysterious Island,
Voyage derken şimdi de yine Frogwares karşımıza 80 günde devriâlem ile çıkmaya
hazırlanıyor. Hatırlarsanız Frogwares, Silver Earrings ile çok iyi bir iş
çıkarmıştı ve şimdi bize bütün zamanların en iyi macera oyununu sunmak üzereler.
Oyunun iki adet demosu yayınlandı. Birisi Bombay’da diğeri ise trende geçmekte
ve her ikiside 500-600 mb kadar yer kaplamasına rağmen maalesef oldukça kısa
sürmekte.
Bir oyun yapımında belki de en uzun ve zorlu süreç hikâyenin ve karakterlerin
yaratılmasıdır.
İşte bu yüzden son yıllarda önümüze hep kitapların, filmlerin ya da geçmişteki
savaşların oyunları çıkmakta. Yapımcılar bu konuda hazıra konmayı nedense çok
fazla benimsediler. Ama şunu itiraf etmeyelim ki, şu ana kadar yapılmış bütün
Jules Verne oyunları ortalamanın çok üzerinde olan oyunlardı. Hikâye konusunda
hazıra konan yapımcılar, oynanabilirlik ve bulmacalar açısından ortaya özgün ve
kaliteli yapımlar çıkartmışlardı. Demolardan gördüğüm kadarıyla yine bir Jules
Verne klasiği yine oldukça kaliteli bir oyunu ile karşımıza çıkacak.
Oyunumuzun konusu ile başlayalım incelemeye. Frogwares, orijinal hikâyeyi aynen
kullanmamış. Bizim hikâyemiz Fogg’un hikâyesinden daha sonra 1899 yılında
geçiyor. Genç İngiliz maceracı Oliver Lavisheart Amerika’dan döndüğünde
ailesinin kendisine hazırladığı sürprizi öğrenir. Hiç görmediği ve tanımadığı
bir kızla evlenmesi istenmektedir. Aynı zamanda Oliver’in amcası Matthew,
Fogg’un 80 günde dünyayı dolaşmasının bir mucize olmadığının ve kolayca
tekrarlanabileceğinin üzerine bir iddiaya girmiştir. Ancak Matthew bu seyahat
için çok yaşlıdır ve yeğeninden bu konuda yardım ister. Bütün yolculuğun
parasının amcasının cebinden çıkacağı için ve ayrıca bu evlilikten kurtulacağı
ümidiyle Oliver amcasına yardım etmeyi kabul eder. Oliver’in amcası, dünyanın
dört önemli ülkesinde büyük icatlarda bulunmuştur. Oliver’de bu ülkeleri yani
Amerika, Japonya, Hindistan ve Mısır’ı gezerek amcasının icatları hakkında kanıt
toplayacaktır. İddianın en zor kısmı; Oliver bu kanıtları 80 gün içinde toplamak
zorundadır. Oyun boyunca Oliver, iddianın altında yatan gerçekleri ve ailesi
hakkında bilmediği birçok şeyi öğrenecektir. Kendisini daha iyi tanıyacaktır.
Bütün bu koşuşturmaca içerisinde ister istemez Oliver başta bir Alman
Arkeolojist olmak üzere birçok insana yardım edecektir. Diplomatlıktan,
casusluktan tutunda vampir avcılığına kadar bir sürü görevi olacaktır(Sıkı
durun, Dracula ile bile tanışacağız). Orijinal hikâyede hatırlarsanız Fogg’ın en
büyük düşmanı onu engellemek için elinden geleni yapan müfettiş Fix idi. 80
Days’te de Fix’in oğlu başımıza bela olacak ve bizi engellemek için elinden
geleni ardına koymayacak.
Her şehir aşağı yukarı on tane oyunu bitirebilmek için keşfetmemizi bekleyen
yapılar, mekanlar içerecek. Bunun haricinde tabii ki opsiyonel olarak
gezebileceğimiz sayısız mekân da cabası. Yapımcılar, şehirlerin tasarlanmasında
yerel fotoğrafçıların çektiği yüzlerce fotoğrafı kullanmışlar. Şehirlerdeki
dikkat çekici ve ünlü yapıları oyunda da kullanmışlar. Oyun dünyası ve
dolayısıyla şehirler inanılmaz derecede etkileyici ve dinamik. Başta
kahramanımız Oliver olmak üzere oyundaki önemli önemsiz bütün karakterler
mükemmel tasarlanmış ve çizilmiş. Bir çok macera oyununda olduğu gibi jenerik
karakterler yerine birbirinden farklı bir çok karakter oyun içerisinde bize
gerçekten bir şehirde ki insan topluluğunu hissettiriyor. Bütün bunlarla beraber
demolarda gördüğüm kadarıyla seslendirmelerde oldukça kaliteli. Örneğin
karakterlerin hepsi kendi milletinin şivesi ile konuşuyorlar.