Savaşın gerçek yüzü
Harita: Operation Metro
Oyun Modu: Rush
Rusya takımını yönetiyorum. On beş arkadaşım benim söyleyeceklerime göre hareket edip, taktiklerimi uyguluyor. Oyun iyi gitmiyor, ilk iki M-COM'u kaybetmişiz. Sıra savunmanın en avantajlı olduğu Ticket Hall'a geliyor. Gözcü takımı MAV ile düşmanı işaretliyor. Ben ve arkadaşım destek sınıfı olduğumuzdan koridoru tutuyoruz. Ateş etme süremiz arasında yaklaşık elli mermi fark var ve bu sayede birimiz şarjör değiştirirken bile ateş kesilmiyor. Düşman koridora adım atamıyor. Bu yüzden açıkta kalacağı bilet salonunu tercih etmek zorunda kalıyor. Bir gözümüz oyunda, diğer gözümüz aşağıdaki bilet sayısında. Düşman bizim bulunduğumuz bölüme sızıyor ve koridor tarafı düşüyor. M-COM'u kaybetmiş olsak da umudumuz var çünkü bir M-COM'a daha sahibiz ve düşmanın sadece on beş bileti var. Var gücümüzle sağ tarafı koruyoruz. Ardından düşmanın aklına ani bir fikir geliyor ve tüm Assault'lar aynı anda Ticket Hall'u dumana boğuyorlar. Bu ani taktik karşısında ne yapacağımızı şaşırıyoruz ve kalan M-COM'u da kaybediyoruz. Düşman çok hızlı saldırdığından kimse termal optiğe geçemiyor ve bir sonraki aşamaya atılıyoruz. Kısa süre sonra son bölümü de kaybediyoruz ve maç ABD'nin üstünlüğüyle sona eriyor. Hemen ardından otuz iki Battlefield delisi TeamSpeak lobiye geliyor ve saatlerce maçı tartışıyoruz.
Size anlattığım rutin antrenman maçlarımızdan kısa bir anıydı. Bilet sayısını yüz elli gibi anormal bir sayıya çekip defansın ne kadar dayanabileceğini görmeye çalışıyorduk.
Battlefield'ın sadık bir oyuncusu olduğumu birkaç gün önce yazdığım
senaryo incelemesinde anlatmıştım. Battlefield 4'ten aslına bakarsanız beklentim bir yere kadardı. Yine her zamanki kaliteli oyun deneyiminin üzerine bir kaç cila atılıp önümüze konulur diye bekliyordum. Sonuçta iki yılda hem grafiksel anlamda hem de oynanış anlamında öyle büyük ilerlemeler kaydedebileceklerini sanmıyordum. Ne yalan söyleyeyim DICE yüzüme fena tokat attı, hala acıyor sevgili okuyucu. Canım acımasına acıyor ama Battlefield 4'ün inanılmaz oluşu bu acıyı büyük ölçüde dindiriyor.
Bu incelemeyi neden yazdığımı inanın bilmiyorum. Bana kalsa size sadece "Gidin oyunu alın" der ve Battlefield'ın büyülü dünyasına geri dönerdim ama maalesef bana kalmıyor. En azından size yaşadıklarımı aktararak kendimi o savaşın, o keşmekeşin içinde tekrardan hissedebilirim sanırım. Bu arada yine puana baktınız biliyorum. Yine kiminiz tatmin oldu, kiminiz olmadı fakat yorumda bulunmadan önce izin verin size o muhteşem atmosferden biraz bahsedeyim. Siz sevgili oyuncuları Battlelog'a alalım lütfen... Hem de VIP bölümüne!
Tarayıcıdan Oyuna GirmekHatırlıyorum da başta hepimiz yadırgamıştık. Ne yani, tarayıcı tabanlı oyun mu oynuyorduk? Biz söylenmesine söylendik ama ne EA ne de DICE, Battlelog'dan vazgeçmeyi düşünmedi. DICE, Battlelog'un sadece oyuna giriş yapılan, sunucuların bulunduğu basit bir internet sitesi değil, Dünya'nın dört bir yanındaki oyuncuları birbirine bağlayan bir sosyal ağ olmasını istiyordu. Geçtiğimiz iki yılda bu amaçlarına ulaştıklarını rahatlıkla söyleyebilirim.
Battlelog’a girdiğimizde tıpkı Facebook gibi başlı başına bir sosyal ağ bizi karşılıyor. Ana sayfada görülen kullanıcı iletileri, en çok okunan postlar, arkadaşlarımızın son maçlarından istatistikler ve detaylı bir oyun ara yüzü aklıma gelen ilk örnekler. Platform içinde arkadaşlarınızla sohbet edebilir, onların bulundukları sunuculara giriş yapabilir ve kendi partilerinizi oluşturabilirsiniz.
Hazır sunuculardan bahsetmişken buradan devam edelim isterseniz. Menüden Multiplayer’a geldiğimizde bizi oldukça kullanıcı dostu bir seçenek listesi bekliyor.
Play Now: Herhangi bir ayar, seçim istemeyen oyuncular için tasarlanmış bir bölüm. Buradan en çok tercih edilen oyun modlarından birine tıklayıp hızlı bir şekilde devam eden oyunlara dâhil olabilirsiniz. Panelde ilk gözümüze çarpan yenilik ise Test Mod oluyor. Battlefield’ı uzun süre oynayanlar bilirler, oyundaki bazı araçları ve ekipmanları kullanabilmek için ciddi manada pratik yapmak gerekiyordu. Normal bir oyunda helikopteri saniyeler içinde yere çakmak kabul edilebilir bir durum olmadığından oyuncular soluğu antrenman sunucularında alıyorlardı. Özel açılan Unranked (yani oyun içindeki hiçbir istatistik kayıt alınmayan) sunucularda istedikleri kadar pratik yapıyorlar ve kendilerini geliştiriyorlardı. Şimdi ise, DICE duruma el atmış durumda. Artık antrenman yapabilmek için birilerinin sunucu açmasını beklemeye gerek yok, çünkü Test Mod tam olarak bu işlevi görüyor.