Özel İnceleme
Bağımsız yapımlarla tanıdığımız Alientrap firmasının yeni eseri olan Apotheon, Yunan mitolojisine en farklı açıdan bakan oyunlardan biri. Apotheon’u God of War gibi türevlerden ayıran temel özelliğiyse, oyunun tamamen bir sanat eserine benzemesi. 2011 yılında tek bir ekran görüntüsüyle duyurulan oyunun, bu kadar başarılı olacağını hiç birimiz düşünemezdik.
Alientrap’in Sanat Direktörü Jesse McGibney, rakiplerinden farklı bir bakış açısıyla oyunu eski Yunan çömleklerinden esinlenerek tasarlamış. Arkeoloji müzelerine gittiyseniz siz de bu farkı göreceksiniz. Sarı, kahve rengi ve siyah renk paletine sahip olan oyun görselleriyle insanı kendine hayran bırakıyor.
Eski oyuncular bu terimi God of War’da yaşamıştı. Herkül, Perseus, gibi birçok ünlü mitolojik karakterin yaşadığı bir durum bu. Oyunun ismi spoiler veriyor mu? Bunu oynanış süresince anlayacaksınız.
Tanrı Tribi Hiç Çekilmiyor Be Kardeşim
Oyunun temel hikayesi aslında size hiç yabancı gelmeyecek. Hatta ofiste anlatırken Emre Günen ve Emin Çıtak hemen hikayeyi ünlü oyunlara ya da mitolojik hikayelere bağladı bile. Zeus çocuğu gibi sevdiği (zaten sık sık ölümlü kadınlarla kaçamak yapıp, Herkül gibi sayısız çocuğu oluyor) ölümlülere kızmıştır. Olympos tanrılarının dünyaya yardımları yasaklanmıştır. Bu yüzden, Apollo güneş ile ilgilenmez, Artemis yeryüzünde bir ot bile bitmesine izin vermez.
Dünyadaki kaostan faydalanan tipler ise ana karakterimizin köyünü basıp önüne geleni öldürmeye başlarlar. Ana karakterimiz olan Nikandreos (Yunanca, insanın tanrılara olan zaferi anlamına gelir), bu kaos ortamında bayıldığı yerde uyanır. O andan itibaren kontrol bize geçiyor. Oyunun görselliğine hayran kalırken hayatta kalmaya çalışıyoruz. Klavye ve fare kombinasyonuyla kullandığımız oyun, ilk başlarda alışması zor gibi gözüküyor. Emin Çıtak, joypad ile denemiş oyunu ve kontrollerin çok iyi olduğunu söyledi (Evet, iyi! Yalan mı konuşacağım :) /Emin). Açıkçası, ben denemedim ama size de tavsiye ederim.
Yarım saatlik bir oynanış sonunda fare ile karakteri yönetmeye alışıyorsunuz. Nikandreos, köyünü basanların kafasını kırarken, ilk boss ve sonrasında Hera karşımıza çıkıyor. Hera bize gazı veriyor ve kocasıyla kapışmak için diğer tanrıların mitolojik alametlerini (arp, başak gibi tanrıların mitolojik sembolleri, güç kaynakları) toplamamız gerektiğini söylüyor. Ölümlü bir insanken, Herkül ve 7 görev hikayesindeki gibi garip garip işlere atılıyoruz bir anda.
Tanrılarla karşılaşıyoruz ama hepsinin triplerde ve çocuk gibi olduğunu görüyoruz. Bundan sonra da Olympos’taki maceramız başlıyor.
RYO, Platform ve Aksiyon Bir Arada
Eminim hepiniz, orijinal dışında başka oyun edinme yöntemlerine bulaşmıyorsunuz. Oldu da, insanlık hali bulaştınız diyelim Apotheon gibi müzikleri ve görselliğiyle insanı büyüleyen bir oyunda sakın bu hataya düşmeyin. Apotheon temel olarak bir platform oyunu gibi gözükse de, içerisinde rol yapma ve aksiyon ögeleri müthiş şekilde birleştirilmiş. Tanrıların kapısını çalıp yardım istiyorsunuz, bazıları size ağlanıyor, bazıları da trip atıyor. Haliyle ağlayanları teselli etmek, trip atanında ağzını burnunu kırmak bizim işimiz. Yalnız, bu iş öyle kolay değil. Tanrılar, yine eski çömleklerdeki siluetlerine göre tasarlanmış.
Atmosfer, zaten 5 dakika oynayım derken 3 saat başından kaldırmayacak kadar etkileyici. Her tanrının evinde onlarca farklı bulmaca ve gizem var. Yeşil sandıkları sakın es geçmeyin. Oradan yeni silahlar ve kıyafetler alıyorsunuz. Oyunun RYO öğeleri, zaten bulduğunuz bu yeni zırhlar, büyülü silahlar ve iksirler üzerine kurulu.
Ana görevimiz, Zeus’a kafa tutacak güçlere ulaşmakken, her tanrı içerisinde bir sürü göreve sahip oluyoruz. Tek bir haritada bunları yapmakla yükümlü hale geliyoruz. Neyse ki, oyun görevlerin yerini gösteriyor. Bu yolda, bazen bulmacalar çözüyor bazen de, mitolojik karakterle savaşıyoruz.
Hikaye çok basit gözükse bile, işin içerisine Yunan mitolojisi girince konu dallanıp budaklanıyor. Tanrıların, sevgileri, düşmanlıkları arasında kalıyorsunuz. Az biraz mitolojik bilginiz varsa bu derin hikaye sizi mest edecek.
Çömlek üzerinde Yunan mitolojisini yaşamak
Antik Yunan mitolojisi, binlerce yıldır edebiyat ve sinema dünyasını yönlendiriyor. Son yıllardaysa, God of War, Devil May Cry sükse yapan yapımlarda oyun dünyasında da yer alıyor. Homeros’un eserleri, eski efsaneler genelde tanrılar ve insanoğlunun savaşları üzerine kurulu kaostan doğan düzeni anlatan hikayelere sahip. Bağımsız yapımlarla tanıdığımız Alientrap firmasının yeni eseri olan Apotheon, Yunan mitolojisine en farklı açıdan bakan oyunlardan biri. Apotheon’u God of War gibi türevlerden ayıran temel özelliğiyse, oyunun tamamen bir sanat eserine benzemesi. 2011 yılında tek bir ekran görüntüsüyle duyurulan oyunun, bu kadar başarılı olacağını hiç birimiz düşünemezdik.
Alientrap’in Sanat Direktörü Jesse McGibney, rakiplerinden farklı bir bakış açısıyla oyunu eski Yunan çömleklerinden esinlenerek tasarlamış. Arkeoloji müzelerine gittiyseniz siz de bu farkı göreceksiniz. Sarı, kahve rengi ve siyah renk paletine sahip olan oyun görselleriyle insanı kendine hayran bırakıyor.
Apotheon, eski Yunanca’da bir ölümlünün tanrılığa yükselmesi anlamına geliyor.
Tanrı Tribi Hiç Çekilmiyor Be Kardeşim
Oyunun temel hikayesi aslında size hiç yabancı gelmeyecek. Hatta ofiste anlatırken Emre Günen ve Emin Çıtak hemen hikayeyi ünlü oyunlara ya da mitolojik hikayelere bağladı bile. Zeus çocuğu gibi sevdiği (zaten sık sık ölümlü kadınlarla kaçamak yapıp, Herkül gibi sayısız çocuğu oluyor) ölümlülere kızmıştır. Olympos tanrılarının dünyaya yardımları yasaklanmıştır. Bu yüzden, Apollo güneş ile ilgilenmez, Artemis yeryüzünde bir ot bile bitmesine izin vermez.
Dünyadaki kaostan faydalanan tipler ise ana karakterimizin köyünü basıp önüne geleni öldürmeye başlarlar. Ana karakterimiz olan Nikandreos (Yunanca, insanın tanrılara olan zaferi anlamına gelir), bu kaos ortamında bayıldığı yerde uyanır. O andan itibaren kontrol bize geçiyor. Oyunun görselliğine hayran kalırken hayatta kalmaya çalışıyoruz. Klavye ve fare kombinasyonuyla kullandığımız oyun, ilk başlarda alışması zor gibi gözüküyor. Emin Çıtak, joypad ile denemiş oyunu ve kontrollerin çok iyi olduğunu söyledi (Evet, iyi! Yalan mı konuşacağım :) /Emin). Açıkçası, ben denemedim ama size de tavsiye ederim.
Yarım saatlik bir oynanış sonunda fare ile karakteri yönetmeye alışıyorsunuz. Nikandreos, köyünü basanların kafasını kırarken, ilk boss ve sonrasında Hera karşımıza çıkıyor. Hera bize gazı veriyor ve kocasıyla kapışmak için diğer tanrıların mitolojik alametlerini (arp, başak gibi tanrıların mitolojik sembolleri, güç kaynakları) toplamamız gerektiğini söylüyor. Ölümlü bir insanken, Herkül ve 7 görev hikayesindeki gibi garip garip işlere atılıyoruz bir anda.
Tanrılarla karşılaşıyoruz ama hepsinin triplerde ve çocuk gibi olduğunu görüyoruz. Bundan sonra da Olympos’taki maceramız başlıyor.
RYO, Platform ve Aksiyon Bir Arada
Eminim hepiniz, orijinal dışında başka oyun edinme yöntemlerine bulaşmıyorsunuz. Oldu da, insanlık hali bulaştınız diyelim Apotheon gibi müzikleri ve görselliğiyle insanı büyüleyen bir oyunda sakın bu hataya düşmeyin. Apotheon temel olarak bir platform oyunu gibi gözükse de, içerisinde rol yapma ve aksiyon ögeleri müthiş şekilde birleştirilmiş. Tanrıların kapısını çalıp yardım istiyorsunuz, bazıları size ağlanıyor, bazıları da trip atıyor. Haliyle ağlayanları teselli etmek, trip atanında ağzını burnunu kırmak bizim işimiz. Yalnız, bu iş öyle kolay değil. Tanrılar, yine eski çömleklerdeki siluetlerine göre tasarlanmış.
Atmosfer, zaten 5 dakika oynayım derken 3 saat başından kaldırmayacak kadar etkileyici. Her tanrının evinde onlarca farklı bulmaca ve gizem var. Yeşil sandıkları sakın es geçmeyin. Oradan yeni silahlar ve kıyafetler alıyorsunuz. Oyunun RYO öğeleri, zaten bulduğunuz bu yeni zırhlar, büyülü silahlar ve iksirler üzerine kurulu.
Ana görevimiz, Zeus’a kafa tutacak güçlere ulaşmakken, her tanrı içerisinde bir sürü göreve sahip oluyoruz. Tek bir haritada bunları yapmakla yükümlü hale geliyoruz. Neyse ki, oyun görevlerin yerini gösteriyor. Bu yolda, bazen bulmacalar çözüyor bazen de, mitolojik karakterle savaşıyoruz.
Hikaye çok basit gözükse bile, işin içerisine Yunan mitolojisi girince konu dallanıp budaklanıyor. Tanrıların, sevgileri, düşmanlıkları arasında kalıyorsunuz. Az biraz mitolojik bilginiz varsa bu derin hikaye sizi mest edecek.
Eminim hepiniz, orijinal dışında başka oyun edinme yöntemlerine bulaşmıyorsunuz. Oldu da, insanlık hali bulaştınız diyelim Apotheon gibi müzikleri ve görseliyle insanı büyüleyen bir oyunda hata yapmayın demiş anlamadım