1/3

Neden oyun oynuyoruz?

Emre Ede 19.11.2014 - 14:33
Oyun kötü bir alışkanlık mı, yoksa güzel bir hobi mi?
Bugünkü yazımın konusu herkesin ateş püskürdüğü, bir ton rahatsızlığın temel sebebi olarak gösterilen, ebeveynlerin çocukları için, “Bir türlü başından alamıyoruz” dediği, bilgisayar oyunları...

Eskiden sokak oyunları vardı. Körebeden başla, saklambaç, ebelemeceden devam et; zilyon tane oyun oynardık. Evet bu oyunların bizim çocukluktaki kişisel, sosyal, vücut gelişimimizde inanılmaz etkileri vardı. Peki ne oldu da bu oyunlardan vazgeçer oldu çocuklar? Neden bilgisayar başından bu çocuklar kalkmıyor?

Neden oyun oynuyoruz?
Öncelikle soruna birkaç açıdan bakmak lazım. Bunlardan ilki fiziksel. Evet, eskiden deli gibi sokakta oyun oynanırdı, ama bugünkü sokaklarla o günlerdeki sokaklar arasında dağlar kadar fark vardı. Sokak arasında bile 100'le gitmeye çalışan yarışçı, “Alırım anahtarını!” gençliği o zamanlar yoktu. Ara sokaklarda dilediğin gibi oynardın. Arada bir araba geçerdi, onda da yavaş geçerdi. Park mark olmasa bile boş arazi boldu. Topunu kapan orada dilediği gibi oynardı. Daha da önemlisi şehir bu kadar yüksek değildi. Şimdi 52 katlı apartmanların kıç kadar “bahçe düzenlemesi yapılmış” alanı var. Sıkıysa git orada oyna. Hemen bahçıvan, kapıcı, güvenlik görevlisi tayfasında biri gelip, “Çocuk, basma çimlere, çık oradan hadi bakayım!” diye çocuğa yol veriyor. Nerede oynayacaksın o topla? Evde oynasan alt, üst komşu var, yan tarafı var alayı hemen şikayetçi. E evde kırılacak bir sürü eşya var. Ne yapacaksın? Koy o topu kenara.

Peki toptan vazgeçtik, mahalleyi geçtim, apartmandan arkadaşlarla aşağıda ip atlama, körebe falan oynasak? O da olmuyor. Niye?

Neden oyun oynuyoruz?
Şehirler giderek kalabalıklaşıyor. Bu da şehir hayatını giderek güvensizleştiriyor. Manyağı, sapığı, alayı burada. Özellikle şehir insanı giderek daha paranoyak yaşamaya başlıyor. Özel güvenlikli sitelerde yaşama isteği, her ışıkta arabanın kapıları kilitlimi diye kontroller. Peki bunun için kimseyi suçlayabilir misiniz? Her gün haberlerde kapkaç, darp, cinnet, cinayet gösterilen bir ülkede özellikle kimseyi bulmanızın mümkün olmadığı şehirlerde, insanların paranoyak bir hayat yaşamaları, her köşede bir hırsız, tecavüzcü görmeleri gayet normal. Bu durumda çocuklarını, “Pamuğa sar, rafa koy” tekniği ile yetiştirmeleri de gayet normal. “Aman evladım dışarı çıkma!”, “Aman evladım yabancı insanlara dikkat et!”, “Aman evladım 5 numaranın oğluna dikkat et, babası pek tekin biri gibi görünmüyor.” E iyi de bu çocuğun oyun oynamaya da ihtiyacı var. O ne olacak? İşte burada bilgisayarlar devreye giriyor.

Bir kere bilgisayar için hiçbir yere gitmiyorsun arkadaş. Odandan bile dışarı çıkmıyorsun. Ailenin kafası rahat. “Oğlumu dışarıda araba mı ezdi? Sapıklar mı dadandı? Kurtlar Vadisi'ni yeni seyretmiş tipler darp mı etti?” gibi kaygıları yok. Bilgisayarlı ortam güvenli.