1/3

KOMPLO TEORİSİ #8 Dying Light'a giriş

Emin Çıtak 21.01.2015 - 12:11
Zombileri neden seviyoruz?
Kim ne derse desin son yıllardır popülerliğini oldukça koruyan bir kesim var, onlar da Zombiler. Birçok filme ve kitaba da konu olmuş bu arkadaşlar özellikle Resident Evil serisinin başı çektiği popülerlik ile zaman içerisinde kendilerini diğer birçok oyunda göstermeyi başardılar. The Walking Dead dizisi (ve Telltale Games oyunu) ile de oldukça sükse yapan bu kavram son yıllarda oyunlarda büyük bir furyaya dönüştü. Bu arkadaşlar yakın zamanda So-op Shooter’ların ve hayatta kalma oyunlarının neredeyse olmazsa olmaz öğesi haline geldiler. Dead Rising, Left 4 Dead, DayZ ve Dead Island oyunları bize o kadar eğlenceli ve sayısız saatler geçirttiler ki bir o kadar da taklitleri ve rekabetçileri çıktı. Her fazlasıyla ekmeği yenen konsept gibi tam da baygınlık getirdiğini düşündüğümüz anda 2015’in ilk sürprizlerinden biri olan Dying Light konuya farklı ve gerçekçi bakış açısıyla bu ayın sonunda bizi karşılamaya hazırlanıyor ve aradan sıyrılmayı başarıyor.

KOMPLO TEORİSİ #8 Dying Light'a giriş
Geçmişten Günümüze Zombilik

Resident Evil nasıl zombilerin ne kadar korkunç olabileceklerini kanıtlasa da DeadRising de onların bir o kadar eğlenceli olabileceklerini göstermişti. Half-Life’ın “headcrab” ile yarattığı zombi yorumu bize gerilimi hissettirirken, ResidentEvil 4 ise hayatta kalmaya çalışmanın ne demek olduğu konusunda kuralları baştan yazıyordu. 2000’lerin ortasında dalga dalga düşman öldürdüğümüz oyunlarda baş gösteren bu arkadaşlar FPS’lerde co-op kavramının en eğlenceli örneklerinden biri haline gelen Left 4 Dead ile yeniden bir fenomen oluşturdular. Aynı sene çıkan Call of Duty World at War da bu konsepti kullanarak daha sonradan serinin oldukça sevilen oyun modu haline gelen Zombies'i oyuna dâhil etmişti. Yine aynı sene Dead Space bu kavramı “Nekromof” adı altında kullanarak gerilim ve bilim kurgu oyunlarına bambaşka bir bakış açısı getirmişti. Bu konsepte en gerçekçi yaklaşım NaughtyDog tarafından Last of Us ile sunuldu; sadece zombi kavramını değil, zombi felaketinden sonraki dünyayı ve hayatta kalma kavramı ile karakterlerin ilişkilerini oldukça sağlam bir dille anlatıyordu.

Hayatta kalmak demişken, son birkaç senedir oyunculuk deneyimizi oldukça değiştiren bir tür de “Online Survival” oyunları. Minecraft ve DayZ ile hayatımıza giren, yaratılan modlarla ve çevrimiçi etkileşimiyle inanılmaz bir hızla büyüyen bu tür, zombilerle olan deneyimimizi de baştan sonra değiştirmiş oldu. Bu tür o kadar başarılı bir biçimde büyüdü ve yayıldı ki kötü ve başarısız kopyaları bile onca eleştiriye rağmen oldukça yüksek satış rakamları yakaladı. Bunlardan en büyük örnek de The WarZ’nin verdiği vaatlerin %90’ınını karşılamayan ve mikro ödeme sistemi, teknik hataları ve tamamlanmamış halde yayınlanarak oldukça inanılmaz tepkilerle karşılaşmasıydı. Bu tepkiler sonucunda Steam’den kaldırılmıştı. (Tabi 3 küsur milyon adet sattıktan sonra… Şuan oyun Steam’de kötü itibarını silmek için yeni ismi Infestation: Survivor Stories adı altında satılmakta.)

KOMPLO TEORİSİ #8 Dying Light'a giriş
Ancak 2011 yılında çıkan ve zombi konseptini FPS ve RPG öğeleriyle buluşturan Dead Island, Techland’ın konudaki ilk denemesi. Tatili bir uçak kazasıyla mahvolan ve yaşayan ölülerin mesken ettiği bir adaya düşen bir çiftin hikâyesini anlatan yapım, teknik hataları ve tekrar eden görev yapısına rağmen yaşattığı eğlenceli Co-op oynanışıyla zombi severler tarafından oldukça tutulmuştu. Bir başyapıt değildi ve tam anlamıyla bir yenilik sunmuyordu ama silah, karakter gelişimi ve tercihlere dayalı oynanış sistemi gibi RPG öğelerini kendi FPS mekaniklerine oldukça başarılı bir biçimde aktarıyordu. Ardından gelen Dead Island Riptide ile geleneği devam ettiren stüdyo, hemen ardından Dead Island 2’nin yapım aşamasına başlamıştı. Ancak Warner Bros ile yaptığı anlaşma sonrasında Dying Light’ı geliştirmek üzere Dead Island 2’yi Deep Silver’a teslim ederek yeni oyuna odaklanma kararı aldılar.