Fire Emblem Engage, Nintendo’nun en köklü JRPG serilerinden biri olan Fire Emblem’ın yeni oyunu olarak Nintendo Switch konsollarımıza konuk oluyor. Fire Emblem Engage tamamen yeni bir Switch exclusive oyunu olmasına rağmen, serinin eski oyunlarından bir sürü karakter ile karşılaşmamızı sağlıyor.
Fire Emblem Japonya’da büyük başarılar elde eden bir seri ama batıda pek tanınmıyordu. Özellikle Final Fantasy gibi rakipleri karşısında oldukça düşük satış rakamları gören seri, ilk defa Nintendo 3DS’e özel olarak çıkan Fire Emblem: Awakening ile Japonya dışında dikkate değer bir hayran kitlesi elde etti. 2019 yılında çıkan ve Nintendo Switch’e özel olarak yayınlanan Fire Emblem: Three Houses sayesinde daha fazla oyuncuyu kendine çekmeyi başaran seri, Fire Emblem Engage ile eski karakterleri de yeni oyunculara sevdirmek istiyor gibi gözüküyor.
Daha önce Fire Emblem Engage ön inceleme içeriğine yer vermiştik , genel olarak fikirlerim gayet olumluydu. Şimdi oyunun tamamını oynama ve yorum yapma şansımız olduğuna göre, haydi incelememize geçelim.
Fire Emblem Engage, Elyos adındaki diyarda serbest kalan kadim tehlikeye karşı mücadele eden Divine Dragon ve dostlarının hikayesini tecrübe etmemizi sağlıyor. Fell Dragon adındaki tehlikeli varlık 1000 yıl önce “Emblem” adı verilen güç yüzüklerinde bulunan kahramanların da yardımıyla mühürleniyor. Açılış videosunda bu mücadeleyi görüyoruz. Bilinmeyen bir sebepten ciddi şekilde yaralanan ve 1000 yıllık uykuya yatan Divine Dragon Alear, yani ana karakterimiz, Fell Dragon’ın serbest kalması ile uykusundan uyanıyor.
Hikaye boyunca amacımız güç yüzüklerini toplayıp içlerindeki kahramanları ortaya çıkarmak ve Fell Dragon tehdidini durdurmak. Zaten iki tane yüzüğüm var, diğer krallıklara emanet edilen yüzükleri de toplayınca iş tamamdır diye düşünüyorsanız, ilk JRPG oyununuz hayırlı olsun diyorum şimdiden.
Hikaye boyunca bir sürü farklı karakter ile karşılaşacaksınız ve büyük bir kısmı maceranızda size eşlik edecek. Gerçekten, oyunun ünite sayısı muazzam. Three Houses oynarken seçimlerinize göre ekibinize alabileceğiniz karakterleri belirliyordunuz ya, burada herkes doğrudan ekibe katılıyor. Başlangıçta bomboş olan Somnieli kısa süre içinde “Emblem” kahramanları, çeşitli tipte insanlar, ve onların eşyaları ile doluyor. Biri heykel yapıyor, öbürü ejderha uçuruyor, çay - kitap eşliğinde sohbet edenler, balık tutanlar, ikinci el dükkanı açanlar falan.
Neredeyse her karakterin mantıklı bir sebebi var, kimi ülkesini kurtarmak için geliyor, kimisi yüzükten gelen sesi takip ediyor, bazıları ise tamamen görev icabı orada ve “bitse de gidip balık tutsak” kafasında. Karakterlerin çoğunu sevdim ama spesifik şeylere fazla takıntılı olmaları biraz rahatsız etti. Antrenman hastası bir tane var mesela konuşuyorsunuz “Bir önceki bölüm gerçekleşen dramatik olaylar canını sıkmış gibi, gel 100 tur atalım da keyfin yerine gelsin” diyor. Çay hastası bir ekip var mesela, bunlara “Divine Dragon özü çayda harikalar yaratıyormuş” desen Alear’ı keserler, o seviye bir takıntı. Bir de Chloe var, onu ayrı tutuyorum, her fırsatta yeni yemekler denemeye gönüllü, hep aç bir şövalye. İçimizden birisi o!
Hikayesi JRPG oyunlarından beklediğim seviyede, kadim kötülük var, kötülüğü durdurmak için toplanmış kahramanlar var, heyecan ve macera var, sürprizler desen o da var. Yepyeni, tahmin edemediğiniz olaylarla dolu, ufkunuzu açacak bir hikaye bekliyorsanız, o yok.
Eski oyunların karakterlerini yüzüklerin içindeki kahramanlar olarak geri getirme fikrini ve uygulamasını gayet beğendim. Emblem kahramanlarının ekip üyelerimizle ilişkileri güçlendikçe yaptıkları kısa konuşmalar da gayet hoş.
Fire Emblem Engage sosyal ilişkileri Three Houses’da bırakıp, savaş üzerine yoğunlaşmış bir oyun. Bu açıdan serinin eski oyuncularını kesinlikle mutlu edecektir. Karakterler ile uzun vakitler geçirip ilişkinizi güçlendirerek hikayelerini öğrenme gibi bir seçeneğiniz yok. Parlak taşlar, özel hediyeler ya da at gübresi (sonuncuyu pek iyi karşılamıyorlar) gibi hediyeler vermek ve yan yana savaşmak gibi etkinlikler sonucunda ilişkilerinizi arttırıyorsunuz. Ödül olarak alanda daha etkili destek sağlama ve 10 saniyelik kısa ama genellikle hoş ara sahneler elde ediyorsunuz.
Oyunun sosyal tarafı çok gelişmiş değil, dakikalarca karakterler ile konuşup dertlerini öğrenmeye ve diyalog kurmaya çalışmıyorsunuz. Somniel içinde dahil olabileceğiniz çeşitli aktiviteler var, balık tutma, spor yapma, yemek hazırlatma gibi aktiviteleri yaparak sonraki mücadelede işinize yarayacak şeyler kazanıyorsunuz ama burada geçirdiğiniz süre oldukça kısa oluyor. Tower of Trials’ı ayrı tutuyorum, ondan daha sonra bahsedeceğim.
Elyos’un çeşitli bölgelerinde savaşları tamamladıktan sonra savaş alanını üçüncü kişi gözüden gezme şansı elde ediyorsunuz. Bu sayede hem tepeden müdahale ettiğiniz alanı görüyor (ki çok hoş bir özellik) hem çevredeki NPC karakterler ile etkileşime geçiyor hem de toplanabilir şeyleri alıyorsunuz. Maden ve eşyalar gibi nesneleri toplamak bir yana, bölgeye özel hayvanları da sahiplenme şansınız var. Kedi, köpek, kuş, eşek ve deve gibi farklı hayvanları, bölgedeki nüfuzunuzun izin verdiği ölçüde, kalenize götürmeniz mümkün. Kısa bir animasyon dışında ne özelliği var derseniz, her geldiğinizde çeşitli eşyalar buluyorsunuz. Kedi balık getiriyor, eşek nadir meyveler bırakıyor, koyun süt veriyor.
Somniel takım arkadaşlarıyla yemek yiyip aranızdaki bağı biraz arttırmak, tamamen fan servis kısa ara sahneler (o şekilde değil) izlemek için yatakta uyumak, malzeme elde etmek için balık tutmak, peşinizde gezinen küçük “köpeği” giydirip beslemek gibi mini aktiviteler ile dolu. Çoğu çok küçük bonuslar veriyor, neredeyse hepsi bir sonraki savaşta işinize yarayan özellik geliştirmeleri sunuyor. Dükkanlar dışında en önemli yerler ise Arena, Ring Chamber ve Tower of Trials.
Arena karakterlerinizi geliştirmeniz için hazırlanmış bir alan. Burada ekip üyeleri birbirlerine ya da Emblem kahramanlarına karşı mücadele edip tecrübe ve Emblem seviyesi kazanabiliyor. Ring Chamber iise güç yüzükleri ile ilgili işleri yaptığımız yer. Burada yüzükleri geliştiriyor, silahlara düzenlemeler yapıyor ve anlamadığım bir fan servis çeşidi olarak, yüzüklerin tozunu alıyoruz. Tozları alınınca mutlu oluyorlar. Evet…
Tower of Trials oyunun online modu diyebiliriz. Oyunda online mod var! Benim bundan haberim yoktu, güzel bir sürpriz oldu. Online dediğimizde aklınıza PvP mücadeleleri, ekipleri kapıştırma geliyorsa hemen uyarayım, burası biraz farklı.
Çok fazla deneme şansım olmadı ama oynayabileceğimiz farklı modlar var. Aynı haritayı hangi oyuncu daha hızlı bitirebilecek diye mücadele edebilir, kendi haritanızı yapıp, diğer oyuncuların haritalarını deneyebilirsiniz. Bir de benim favorim olan “Devam Ettirme” modu var. Başka bir oyuncunun başladığı mücadeleyi ortasında alıp, siz devam ettiriyorsunuz. Kendi ekibinizden karakterleri de ekliyor ve 2 tur savaşıyorsunuz, ardından bayrağı bir sonraki oyuncuya devrediyorsunuz. Farklı karakterleri görüp tanımak için güzel bir fırsat.
Sosyal etkileşim açısından Three Houses’ın gerisinde kalan oyun, bu açığı mücadele sistemi ile harika bir şekilde kapatıyor. Fire Emblem serisinin 30. yılına giriyoruz ve Fire Emblem Engage bu açıdan bakılınca bir kutlama oyunu gibi gözüküyor. Nostalji faktörü çok büyük, hatta güç yüzüklerindeki kahramanların hikayeleri çoğunlukla oyunun yeni karakterlerinin önüne geçmiş durumda. Ama bu oyun sadece nostalji ile yürümüyor.
Savaşlar oyunun geleneksel “kare tabanlı” sıra tabanlı sistemini kullanıyor. Daha önce kısaca bahsetmiştik, bu oyunda silahların birbirine karşı üstün ve zayıf oldukları bir “taş - kağıt - makas” sistemi var. Ekip üyelerinizin sınıfına göre kullandığı silahlar, rakibin sahip olduğu silahlar ve karakterin durduğu yer gibi değişkenleri dikkate almanız gerekiyor. Üstelik savaş alanındaki yükseltiler, bariyerler, kuşatma silahları ve karanlık gibi faktörler de savaşın gidişatını değiştiriyor.
Emblem adındaki yüzükler burada devreye giriyor ve yalnızca nostaljik birer gösteri değil, savaşın akışını değiştiren etkili bir sistem olarak karşımıza çıkıyor. Güç yüzüklerinden birini taktığınızda kahramanın bazı özelliklerini de alıyorsunuz. Normalde yay kullanamayan bir karakter, doğru yüzük ile çok uzaktaki düşmanları bile indirebilecek saldırılara ve ok-yay silahına sahip olabiliyor.
Ön inceleme sırasında bazı yüzüklerin hareket kabiliyeti gibi ek bonuslar da verdiğinden bahsetmiştim. Oyunda ilerledikçe başlangıçta yaptığım seçimleri değiştirip, seviye olarak benden üstün rakipleri bile yenebilecek güçlü ekipler kurabildiğimi fark ettim. Yüzüklerin “Engage” özelliği sayesinde kahraman ile bir olup daha güçlü saldırılar yapma ve özel silahları kullanma yeteneğiyle çok zor mücadeleleri bile başarıyla atlatabiliyoruz.
Önceki oyunlardan alışkın olduğumuz sıra tabanlı savaş sistemi, meslekler, taktikler ve yeni oyun ile eklenen Engage sistemini de eklersek, oyunun savaş kısımları çok keyifli. Silahların zamanla hasar görmemesi ama rakibin saldırısına göre silahsız kalabilmeniz, sınırlı kullanıma sahip asalar, haritanın size karşı kullanılması gibi etkenler ile mücadele gerçekten keyifli geçiyor. Three Houses’da bir süre sonra yaşadığım “bütün savaşlar çok kolay oldu” durumu bu oyunda başıma hiç gelmedi. İncelemeyi bitirdikten sonra “perma-death” özelliği açık şekilde tekrardan oynamak için sabırsızlanıyorum.
Oyunun sosyal tarafının çok ayrıntılı olmamasının bir iyi yanı da oyunu farklı şekilde oynamak için bir sürü şey ile tekrar uğraşmak zorunda olmamak. Hızlı bir şekilde karakterler ile bağımızı güçlendirip dikkatini savaş alanına vermek isteyenler için harika. Ben iki türü de seviyorum ama bu oyunda “şurada beklerken savaşa gireyim de karakterler gelişsin” diyerek oyuna girip hızlıca bir mücadeleyi tamamlamak güzel geldi. Sırf o savaşa girdim diye oyun planımı bozmak zorunda kalmadım.
Nintendo Switch harika bir konsol olmasına rağmen, donanım gücünün yaşını göstermeye başladığı ve oyunlarda sıkıntılar yarattığı artık malum bir durum. Xenoblade Chronicles 3 yine oynanıyordu ama Pokemon Violet/Scarlet ile birlikte göz ardı edilemez bir durum haline geldi. Fire Emblem Engage ise tamamen problemsiz, harika bir şekilde çalışıyor. Tabi bu oyun açık dünyaya sahip değil, bunun getirdiği bir avantaj var.
Oyun çok güzel gözüküyor, ara sahneleri çok sevdim, saldırı animasyonları ve özellikle kritik hasar verdiğimiz saldırılar insanı gaza getiriyor. Oyunda grafik anlamında tek sıkıntım, hava üniteleri mücadeleye girdiğinde kameranın nereye gideceğini bilemeyip kendi etrafında yuvarlanması. Bir iki kere olsa neyse ama çevrede bir yükselti varken uçan üniteler savaşa girdiğinde hep başıma geliyor. Can sıkıcı ama aşırı önemli bir problem değil.
Japonca seslendirmeler çok güzel, müzikleri çok beğendim, savaş sırasında taktik ve saldırı anlarında dinamik olarak değişen müzik çok hoş bir özellik olmuş. Oyun ses - müzik açısından tam puan alıyor benim gözümde.
Fire Emblem Engage, 30 yıllık bir serinin hayranlarını memnun edecek kadar nostaljik, yeni oyuncuları kendine bağlayacak kadar iyi bir oyun olmayı başarmış. Yalnızca eski kahramanların geri döndüğü nostaljik bir oyun olmaktan öteye geçmişler. İsteğinize göre özelleştirebildiğiniz karakterler ve sosyal etkinliklerden çok savaş kısmına önem veren oynanış sayesinde benim beğenimi kazanmayı başardı. Hikaye açısından biraz daha iyi olabilirdi ama şu anda Three Houses ile arasında seçim yapacak olsam, Engage küçük bir farkla da olsa ilk tercihim olacaktır.
Nintendo Switch konsoluna özel olarak çıkış yapan Fire Emblem Engage 60 Dolar fiyat etiketine sahip. Yüksek tekrar oynanabilirliği, yan aktiviteleri ve online mücadeleleri de hesaba katarsak, bu oyun istediği fiyatın hakkını (döviz kurunu karıştırmıyorum) sonuna kadar veriyor.