Özel İnceleme
İlk oyunun tam 15 yıl sonrasını konu alan Dishonored 2'de, babası Corvo'nun da yardımı ile Emily Kaldwin doğrucu ve lider ruhlu gerçek bir kraliçe olmuştur. Annesi Jassemine Kaldwin'in 15. ölüm yıldönümünde 'ne idüğü belirsiz' Delilah ortaya çıkar ve bir darbe girişiminde bulunup, kraliyeti Emily'nin elinden alır. İşte tam bu saldırı sırasında sırt sırta vermiş Corvo ve Emily'yi gösterirken oyun size o malum seçeneği sunuyor. Kimi yöneteceksiniz? Emily mi, Corvo mu? Kimi seçerseniz seçin diğeri Delilah'ın büyüsü ile taşa dönüşüyor ve siz de seçtiğiniz karakter ile Dunwall'dan kaçmaya başlıyorsunuz. Eğer Dishonored'ı ve daha sonra çıkan iki DLC'sini bitirmediyseniz, Delilah'ın kim olduğu gibi birçok soru kafanızı tırmalayacaktır. Bu yüzden oyunun wiki sayfasından veya başka bir kaynaktan biraz ön bilgi toplamanızda fayda var.
Bir önceki paragrafta da söylediğim gibi, Dishonored 2, iki oynanabilir karakterden birini seçebilmenize olanak sağlıyor. İster Emily'yi, isterseniz de Corvo'yu oynadığınız Dishonored 2'nin bu iki ana karakteri de birbirinden çok farklı yeteneklere ve kişiliklere sahip. Her ikisi de "Outsider" tarafından damgalandı ve her ikisi de karanlık tarafın güçlerine sahip. Elbette birbirine benzeyen yetenekleri de yok değil. Örneğin Corvo'nun 'Blink' yeteneği ile Emily'nin 'Far Reach' yeteneği aynı işlevi sergiliyor. Sadece görsel açıdan fark oluşturuyorlar. Bu birkaç benzerliğin dışında tamamen farklı yeteneklere sahip olmaları sebebiyle oyunu her ikisiyle de, birkaç kez tekrar oynayabilmenizin imkanı da bulunuyor. Hem de hiç sıkılmadan.
Kullandığınız yetenekleri ve araç-gereçleri seçerken elbette oynanış tarzınızı da göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Eğer önceki Dishonored'ı oynadıysanız, oyunun her oyuncu için birden fazla oynanış tarzı sunduğunu da hatırlarsınız. Dilerseniz oyunu hiç kimseye görünmeden, adeta bir hayalet gibi bitirebiliyor, dilerseniz de yolunuza çıkan herkesi kılıçtan geçirip etrafı kan gölüne çevirebiliyordunuz. Ancak bu eylemlerin her biri hem oyunun gidişatı, hem de sonu açısından birçok farklı sonuca sahipti. Burada da Dishonored'ın eşsiz "Kaos" sistemi ortaya çıkıyordu.
Peki nedir bu Kaos sistemi?
İlk Dishonored'ın hikayesine göre Dunwall'ı ölümcül bir hastalık çevreliyordu ve bu hastalık da çeşitli yollardan bulaşabiliyordu. Ana sebebi şehri basan fareler olan bu ölümlere siz de yenilerini eklediğiniz zaman şehir gittikçe büyük bir ceset yığınına dönüşmeye başlıyor, sokakları fareler kaplıyor, düşmanlar sayıca çoğalmaya başlıyor ve kelimenin tam anlamıyla bir kaos meydana geliyordu. Tam tersine, hiç kimseyi öldürmeden 'temiz' bir biçimde ilerlediğiniz takdirde de şehir temiz kalıyor, düşmanlar sayıca az oluyor ve oyunun sonu da buna göre değişiyordu. Şimdi tüm bunları alın ve aynı şekilde ikinci oyuna aktarın. Tek farkı, bu sefer hastalık sonucu farelerle değil, kocaman kocaman sineklerle baş etmeye çalışıyoruz. Şehirde kaosu sürdürdüğünüz takdirde bu sinek yuvaları çoğalmaya ve en umulmadık yerlerde karşınıza çıkmaya başlıyor.
Kaosu durdurmak veya kendisi olmak
Dishonored 2 çok iyi geldi. Böyle kısa ve anlamsız bir cümle ile incelememe başlamak istemezdim ancak gerçekten, Dishonored 2 çok iyi geldi. 2016 yılı, birçok oyun açısından hüsrana uğradığımız, gerçekten iyi diyebileceğimiz yapımların ancak bir elin parmağını zor geçebildiği bir yıl oldu. 2016'nın bitmesine çok az bir süre kala, belki son çıkan oyunlar ortalığı toparlar diye umut ediyorduk ki, gerçekten şu Sonbahar dönemi yüzümüzü güldürmeye başladı. Bu 'iyi oyunlar' silsilesinin son üyesi de layığıyla Dishonored 2 oldu. İlk oyunun tam 15 yıl sonrasını konu alan Dishonored 2'de, babası Corvo'nun da yardımı ile Emily Kaldwin doğrucu ve lider ruhlu gerçek bir kraliçe olmuştur. Annesi Jassemine Kaldwin'in 15. ölüm yıldönümünde 'ne idüğü belirsiz' Delilah ortaya çıkar ve bir darbe girişiminde bulunup, kraliyeti Emily'nin elinden alır. İşte tam bu saldırı sırasında sırt sırta vermiş Corvo ve Emily'yi gösterirken oyun size o malum seçeneği sunuyor. Kimi yöneteceksiniz? Emily mi, Corvo mu? Kimi seçerseniz seçin diğeri Delilah'ın büyüsü ile taşa dönüşüyor ve siz de seçtiğiniz karakter ile Dunwall'dan kaçmaya başlıyorsunuz. Eğer Dishonored'ı ve daha sonra çıkan iki DLC'sini bitirmediyseniz, Delilah'ın kim olduğu gibi birçok soru kafanızı tırmalayacaktır. Bu yüzden oyunun wiki sayfasından veya başka bir kaynaktan biraz ön bilgi toplamanızda fayda var.
Dishonored 2, iki oynanabilir karakterden birini seçebilmenize olanak sağlıyor.
Kullandığınız yetenekleri ve araç-gereçleri seçerken elbette oynanış tarzınızı da göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Eğer önceki Dishonored'ı oynadıysanız, oyunun her oyuncu için birden fazla oynanış tarzı sunduğunu da hatırlarsınız. Dilerseniz oyunu hiç kimseye görünmeden, adeta bir hayalet gibi bitirebiliyor, dilerseniz de yolunuza çıkan herkesi kılıçtan geçirip etrafı kan gölüne çevirebiliyordunuz. Ancak bu eylemlerin her biri hem oyunun gidişatı, hem de sonu açısından birçok farklı sonuca sahipti. Burada da Dishonored'ın eşsiz "Kaos" sistemi ortaya çıkıyordu.
Peki nedir bu Kaos sistemi?
İlk Dishonored'ın hikayesine göre Dunwall'ı ölümcül bir hastalık çevreliyordu ve bu hastalık da çeşitli yollardan bulaşabiliyordu. Ana sebebi şehri basan fareler olan bu ölümlere siz de yenilerini eklediğiniz zaman şehir gittikçe büyük bir ceset yığınına dönüşmeye başlıyor, sokakları fareler kaplıyor, düşmanlar sayıca çoğalmaya başlıyor ve kelimenin tam anlamıyla bir kaos meydana geliyordu. Tam tersine, hiç kimseyi öldürmeden 'temiz' bir biçimde ilerlediğiniz takdirde de şehir temiz kalıyor, düşmanlar sayıca az oluyor ve oyunun sonu da buna göre değişiyordu. Şimdi tüm bunları alın ve aynı şekilde ikinci oyuna aktarın. Tek farkı, bu sefer hastalık sonucu farelerle değil, kocaman kocaman sineklerle baş etmeye çalışıyoruz. Şehirde kaosu sürdürdüğünüz takdirde bu sinek yuvaları çoğalmaya ve en umulmadık yerlerde karşınıza çıkmaya başlıyor.
Prence of Persia
Tomb raider
Gibi oyunların hepsini oynadım bunu da oynadım ve çok beğendim beğenmeyen arkadaşlar var ilk başta ben ısınamadım Türkçe olsaydı daha güzel olurdu ben çok beğendim